2:22 pm - Ardal CHP’den aday adayı oldu
2:21 pm - İyi Partili Avcı’dan adaylık açıklaması: “Bize hesap sorun”
12:08 pm - Alim: “Bu yıl da kâr açıklayacağız”
11:22 am - Rize’ye Yeni Acil İnşası Son Hız Devam Ediyor
1:31 pm - Saadettin Türüt AKP’den Fazilet Türüt ise CHP’den aday adayı
4:31 pm - Kenan Bıyık aday adaylığını açıkladı CHP örgütleri destek vermedi
2:05 pm - Gazeteci Gençağa Karafazlı’ ya İki Yıl Hapis Cezası (VideoHaber)
1:54 pm - RTEÜ’de Taciz İddialarını Haberleştiren Karafazlı Davasında Dördüncü Duruşma Salı Günü
6:41 pm - Bol sohbetli, güzel sofralara hasret ama dayanışmayla güçlü: Serap
1:27 pm - RTEÜ Rektörü Yılmaz: “20 DEĞİL 11 KİŞİ GİTTİ 40’A YAKIN KİŞİ GELDİ”
Çanakkale Direnişi Neyi İfade Ediyor…?
Sonda söyleyeceğimiz sözü baştan söyleyelim. Çanakkale, emperyalizme karşı bir direniştir, diriliştir.
Niçin böyle, emperyalizmin uluslararası savaş gücüne karşı, kanımız, canımız pahasına, bir ülkenin ve halkın, tüm yokluk ve yoksulluğuna karşın, halkın topraklarını savunması eylemidir.
Birinci paylaşım savaşında, aslında Osmanlı yenilmemiştir.
Enver paşa önderliğindeki İttihat ve Terakki diktasının, hayalleri uğruna, maceracı tutumuyla, Almanya’nın lehine savaşta taraf olmamızla başlayan ve Almanların yenilmesiyle bizim de yenik sayıldığımız bir sonuçtur aslında.
Çanakkale direnişi, evet emperyalizme karşı bir direnişti ama bu direniş, sadece yurt savunmasıyla sınırlı haklı bir duruştu.
Bir başkaldırı ve kalkışma değildi. Anlamlıydı, önemliydi ve çok da değerliydi.
Sonra ne oldu? Almanya yenildiği için, biz on binlerimizin kanıyla savunduğumuz Çanakkale’den, ayni emperyalist güçler bu sefer, ellerini kollarını sallayarak İstanbul’a girecekler ve devrik Padişahı teslim alarak, istediklerini yaptıracaklardı.
Kısa ve kronolojik bir Çanakkale bilgisi; 29 Şubat-18 Mart 1915 tarihleri arasında deniz savaşı/direnişi olarak devam etti.
25 Nisan 1915- 09 Ocak 1916 tarihleri arasında kara savaşı/ direnişi olarak sürdürülecek biz kazanmıştık.
Ne yazık ki, kazandığımız savaşta, mağlup olarak çıkmıştık.
Bu hazin bir durumdu. Ama buradaki paradoks şuydu, Osmanlı saray hükümetinin her şeyiyle teslim bayrağını çekmesiydi. Ve Anadolu’ya da ‘siz de teslim olun, direnmeyin’ diyen bir yerde durmasıydı.
Osmanlı Saray yönetiminin günahlarını, ihanetlerini;
Anadolu’da örgütlenerek, direnerek, yeniden dirilerek, ayağa kalkarak, yokluktan ve yoktan var ederek kurulan Yeni Cumhuriyet ödemiştir.
O yüzdendir ki, direnerek, mücadele ederek, kanımız ve canımız pahasına elde ettiğimiz, kazandıklarımız değerlerin kıymetini iyi bilmek gerekir.
Onların yaşatılması için diyet ödemeye devam edenler ancak ayakta tutabilir, geleceği var edebilirler.
Onun için diyoruz ki, bugün yeniden kurulacak, kazanılacak bir Cumhuriyet vardır.
Bu Cumhuriyet, demokratik, bağımsız, laik, özgürlükçü, hukuk ve adaletin üstünlüğüne inanan, parasız eğitim ve parasız sağlığın olduğu, kamucu, örgütlenme ve ifade özgürlüğünün sınırsızlığına inanan insanlarla, çoğunlukla yeniden kurulacaktır…