10:00 am - Van’da Newroz kutlamaları başladı
9:51 am - İşte gençlik iksirinin tarifi: Cinsellikten güzelliğe her şeye faydalı
9:44 am - Bahçeli’den Erdoğan’a: Bırakamazsın, ayrılamazsın
11:41 am - Çocuk istismarından yargılanan imamın indirimli cezası onaylandı
11:37 am - Cumartesi Anneleri 990’ıncı haftada: Yusuf Erişti nerede?
11:29 am - CHP’li Topaloğlu “Çay tarımının kalitesi arttırılmak için bir meslek haline getirilecek”
11:15 am - İsmailağa’da İsrail krizi: Cübbeli Ahmet Hoca o sözlere sert çıktı… Konu: Ticaret
11:02 am - Dünya’nın Tek Komünist Kasabası! Polis Yok Suç da Yok! |
İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi son süreçte farklı illerde Kürtlere yönelik gerçekleşen saldırılara dair basın açıklaması yaptı. Açıklamayı, İHD Mersin Şubesi adına Şube Eş Başkanı Hakkı Demir yaptı. Irkçı saldırıların Türkiye’de hemen her yıl gerçekleştiğini, bu saldırıların artmasında ise hükümetin ayrıştıran, kriminalize eden dilinin etkin olduğu belirtilen açıklamada, tekrarlanan saldırıların siyasal ve sosyolojik soruna dönüştüğüne dikkat çekildi.
Afyon’da Kürt işçilere yapılan saldırıda 7 işçi, Ankara’da Kürt aileye yapılan saldırıda 4 kişinin yaralandığı, Konya’da Kürt aileye yapılan saldırıda 43 yaşındaki Hakim Dal’ın yaşamını yitirdiği, 2 ay önce Mersin, Bozyazı’da Erbil’den Antalya’ya seyahat eden Kürt aileye yapılan saldırıda 1 kişinin ağır yaralandığını aktaran Şube Başkanı Hakkı Demir, Türkiye’yi taraf olduğu uluslararası sözleşmelere uymaya, her türlü ırk ayrımına karşı somut önlemler almaya çağırdı.
Devlet birimleri ve siyasal yargının; bu türden eylemlere sessiz kalarak, olayları sıradan adli vaka olarak ele aldığı için koruyucu ve önleyici tedbirler almadığını ve caydırıcı cezalar vermediğini vurgulayan Demir, devamla şunları kaydetti: “Çok sayıda kişinin saldırıya karıştığı olaylarda sadece birkaç kişinin yargılanması, yaşanan ırkçı saldırıların bilinçli ve politik bir saikle işlendiği izlenimi doğuruyor. Biz İHD Mersin olarak, ırkçı saldırganların etkin ve tarafsız bir yargılama yapılarak; söz konusu vahim eylemlerin bir daha yaşanmaması adına caydırıcı cezalar verilmesi lüzumunu önemle hatırlatıyor, hükümet ve yargı birimlerinin yükümlülüklerini yerine getirmesini talep ediyoruz.”