7:15 pm - CHP’li Topaloğlu iddialı konuştu: ‘Bakırcılar Çarşısı’nı turizme kazandıracağız!
2:48 pm - Muhtar, Seymenoğlu kaza geçirdi
9:32 am - Erdoğan memleketinde kan kaybediyor: ‘Bu oy verdiğimiz AK Parti değil’
9:22 am - Çay Erdoğan’dan termos belediyeden: Kardeş payı ihale… “100 bin yetmedi 30 bin daha”
9:14 am - Şeyhlik mücadelesi kavgaya dönüştü: Menzilciler sokakta birbirine girdi
6:14 pm - Rize’de il müdürü oldu soluğu AKP il başkanı Ayar’ın yanında aldı CHP tepki gösterdi
5:54 pm - CHP adayı Topaloğlu “Esnafın kullandığı suya indirim yapacağız”
İHD soylumya sert çıktı
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu suç örgütü lideri gibi
İnsan hakları derneği Soylu ilgili yaptığı açıklama şöyle”
Halen İçişleri Bakanlığını sürdüren Süleyman Soylu’nun gerek 24 Haziran seçimleri öncesi gerekse de seçim sonrası kamuoyuna yaptığı açıklamalar hiçbir şekilde kabul edilemez. Soylu, İçişleri Bakanı olduğunu bilerek ve Bakanlığın gücünü arkasına alarak istediği herkesi tehdit edebileceğini ve hedef gösterebileceğini zannediyor. Üstelik kabul edilemez nitelikteki açıklamalarını da cüretkârca savunabilmektedir.
Süleyman Soylu’nun bu tutumu bugüne kadar partisi ve hükümeti tarafından eleştirilmeyerek sahiplenilmiştir. Dolayısıyla Süleyman Soylu şahsında bir hükümet politikası ile karşı karşıya olduğumuzu düşünmekteyiz.
Süleyman Soylu’nun, her biri ayrı ayrı suç teşkil eden, öteden beri yaptığı açıklamalarından bazılarını şöyle özetleyebiliriz:
1. 3 Ocak 2018 günü Ankara’da uyuşturucu ile mücadele konulu bir toplantıda kamuoyu önünde açıklama yaparak şüpheli görülecek kişilerin ayaklarının kırılması gerektiğini, bunu yapmayan polisin görevini yapmamış sayılacağını belirterek TCK 214. maddede tarif edilen “suç işlemeye tahrik suçunu” işlemiştir. Bakan’ın söylediği gibi terör veya uyuşturucu operasyonlarında şüpheli olarak yakalanacak kişilerin bacaklarının kırılması TCK 94. maddede tarif edilen işkence suçudur. Aynı zamanda TCK 86. maddede yer alan kişiye yönelik yaralama suçudur.[1]
Türkiye’de bir İçişleri Bakanı bir suç örgütü lideri gibi sürekli konuşup tehditler yapıp suç işliyorsa ve bu kişiye karşı yapılan suç duyuruları sonuç vermiyorsa bu ülkede hiç kimsenin can ve mal güvenliği ile hukuk güvenliği hakkı kalmamıştır. Türkiye’de, savcılıklar doğrudan doğruya bu tip kişilerin koruyucusu durumuna gelmişse orada adaletten bahsetmek mümkün değildir.
Cumhurbaşkanının halen bu konuda bir açıklama yapmayarak olaya seyirci kalması durumu daha da vahim hale getirmektedir.
Bu durumda ne yapacağız?
İnsan hakları savunucuları olarak her koşulda kendi haklarımız da dahil olmak üzere, insan hak ve özgürlüklerini savunacağız.
İHD olarak insan haklarının evrenselliği, bölünmezliği, bütünselliği, bir biri ile bağlantılı oluşu, birinin diğerine tercih edilemezliği ilkelerini savunuyoruz.
İnsan hak ve özgürlükleri konusunun hiçbir ülkenin iç meselesi olmadığı gerçeğinden hareketle, İçişleri Bakanı ve teşkilatının insan haklarını tehdit eden bu söylem ve pratiğine, uluslararası toplumun dikkatini çekiyoruz.
İnsan Hakları Derneği
—