EMEP Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan Rize’de ÇGD ve İHD yöneticileri ile görüşerek gündemi değerlendirdi.

“AKP İKTİDARDA KALMAK İÇİN DAHA ÇOK PROVOKASYONLARA İHTİYAÇ DUYACAK”

Gençağa KARAFAZLI –Hüseyin ALTUN

EMEP Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan ve EMEP Rize il başkanı Hasan Zorlucan, partililerle birlikte Çağdaş gazeteciler derneği (ÇGD) Rize şube başkanı İnsan Hakları Derneği (İHD) MYK üyesi Karadeniz sorumlusu Gençağa KARAFAZLI ile İnsan Hakları Derneği (İHD) Rize temsilcisi Günay KARAFAZLI ‘yı ziyaret ederek gündemle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Selma Gürkan, siyasal iktidarın milliyetçi ulusalcı iç ve diş politikadaki tutumuna rağmen burjuva muhalefetini dahi yanına alamamış halk desteği her geçen gün azaldığını ifade ederek şu değerlendirmelerde bulundu.

“AKP İKTİDARDA KALMAK İÇİN DAHA ÇOK PROVOKASYONLARA İHTİYAÇ DUYACAK”

“Siyasi iktidara ekonomi politikaları,  ekonomik sosyal taleplere dair işçilerin ve emekçilerin yaşadığı sorunlara dair tepkiler oluyordu. İktidarın artık içerde uyguladığı baskılara ve bölgede uyguladığı dış politikaya da işçi emekçileri ikna olmadığı, desteklemediği yönünde izlenimlerimiz, gözlemlerimiz var. Çünkü Libya operasyonu tutmadı. Şimdi NATO toplantı sonrası Afganistan’a asker gönderme işi olacak bunun mesela tepki çekeceğine gözlemliyoruz. Kaldı ki burjuva muhalefeti bile buna ikna olmadı. Ayrıca son operasyonlarda çok milliyetçi, ulusalcı bir bakış açısıyla halkı etrafında toparladığı bir politika olmadı. Yani gittikçe halk desteği azalıyor, kendi içerisinde pastadan paylaştıkları payı azaldıkça iç çatışmaları çelişkileri derinleşiyor. Bütün bunların toplamı düşündüğümüzde AKP ‘nin siyasi iktidarını sürdürebilmek için daha çok provokasyona daha çok baskıya ihtiyaç duyacak.”

“PERGELİN UCUNDA HDP VAR AMAÇ TOLUMSAL MUHALEFETİ SUSTURMAK”

HDP ye yönelik baskıları da değerlendiren Gürkan HDD’ye yönelik saldırıların, toplumsal muhalefeti sindirme amaçlı olduğunu belirterek;

“ Biz bu saldırıyı sadece bir partiye yönelik saldırı olarak almıyoruz. HDP’ye yönelik olarak değerlendirmiyoruz. Sonuçta toplumsal muhalefeti bastırmak, artı hak talep eden işçi ve emekçileri de susturmak için bir baskı politikasını yerleştirmenin aracı olarak yani şu anda pergelin ucunda HDP var. Ama aslında bütün toplum var. Bütün bir hak isteyenler ve muhalif bir kesim var. Bu açıdan da önümüzdeki dönemin de bu iktidarın provokatif saldırılarının daha da fazlalaşacağına dair bir öngörü var.”

“İŞÇİ VE EMEKÇİLER PEKER’İN DİLİNDEN DEVLET MEKANIZMASININ NASIL İŞLEDİĞİNİ ANLAMIŞ OLDULAR”

Sedat Peker’in açıklamalarına da değinen Selma Gürkan;

“hani şu Sedat Peker’in açıklamaları bir devlet mekanizmasının nasıl işlediğine dair işçi ve emekçiler üzerinde oldukça şeyi oldu. Ne derler işçi ve emekçiler bunu Sedat Peker’in dilinde daha çok anlamış oldular ve çarkın nasıl işlediğini çok açıkça ortaya çıkmış oldu. Bütün bunları değerlendirdiğimizde hani bir taraftan baskı politikası artacak, bizim işimiz zorlaşacak gibi görünüyor ama aynı zamanda iktidarın da işi de zor. Dünkü gibi vaat verecek pozisyonda değil, kitleleri yedekleyecek pozisyonda değil. Bu açıdan bizim mücadelenin olanaklarının daha fazla olduğunu düşünüyoruz. Böyle olunca bu olanakları değerlendirmek gerektiğini düşünüyoruz”

“KÜRT HAREKETİ KADIN HAREKETİ SOSYALİST HAREKET İKTİDARA BÖYÜN EĞMEDİ”

34 yıl başkanlık yapan baba küçük oğlunu AKP’den aday gösterdi, BBP’den aday olan büyük oğul kazandı!

Siyasal iktidarın bastıramadığı toplumsal bir muhalefetin olduğuna dikkat çeken Gürkan “Örneğin önümüzdeki dönem toplu sözleşme dönemi bu açıdan da işlerin emekçilerin hareketinin ivmesinin artacağına dair bir öngörünüz var. Yine zaten bastıramadığı bir toplumsal muhalefet var. Siyasi muhalifler açısından söylüyorum, ben bu Kürt hareketinden kadın hareketi ve sosyalist harekete kadar geniş bir kesim iktidara boyun eğmemiş durumda. Bunların toplamını düşündüğümüzde önümüzdeki dönem açısından iyi değerlendirebilirse. Bu olanaklar biraz daha ileri mevzide adım atabiliriz gibi geliyor. Biz biraz böyle düşünüyoruz. Önümüzdeki döneme dair.

“MUHALEFET PARTİLERİ HDP’Yİ MİLLET İTTİFAKI İÇİNDE DEĞERLENDİRMİYOR ZATEN DEĞERLENDİRMESİNLERDE”

Muhalefet partileriyle dayanışma konusuna değinen EMEP Genel başkan yardımcısı Selma Gürkan, muhalefetin iktidarın yayılmacı diş politikalarına destek verdiğine dikkat çekerek  “Mesela dayanışma meselesi değil, mesele demokratik rejimi inşa etme meselesi bunun için mücadele etme meselesi, biz meseleye böyle bakmamız lazım. Siyasi iktidarın kimi polis, özellikle dış politika dâhil yedeği olmuştur. Onun yedekleyicisi pozisyonunda olmuştur ya da HDP’ye yönelik yalıtma politikalarının politikalarına izin vermişlerdir.

Kısmen göz yumarak kısmen sessiz kalarak ve kısmen de HDP’yi mesela işte millet ittifakının içinde değerlendirmiyorlar zaten ‘değerlendirmesinler de’  ama ayrıştırma noktasında. İktidarın elini güçlendiren bir tutum sergiliyorlar. Bunlar bizim eleştirdiğimiz yanlar.

Dış politikada da ha keza böyle işte Suriye’ye asker gönderirken, Libya’ya da bir itiraz ettiler sanırım işte Kıbrıs meselesinde meseleye bir milli mesele ulusal mesele deyip aslında iktidarın yayılmacı politikalarını destekleyen bir çizgideler bu yönleriyle eleştiriyoruz tatbikî. Ama mesele şudur ki, asıl bizim açımızdan mücadele eden güçler, demokrasi isteyen güçler. Bu yaşadığımız dönemin sorunlarının bir parlamenter rejimle çözülmeyeceği de seçeneğimizin bir parlamenter rejim de olmayacağı da açık, adına her ne kadar güçlendirilmiş deseler de tam tersine gerçek bir demokrasi gerçek bir halk iradesinin yansıyacağı demokratik bir seçeneğin ortaya çıkarılması açısından tatbikî hepimize görev düşüyor. HDP’ye de EMEP’de.

“ERDOĞAN HALKIN İŞÇİNİN SOSYALİSTLERİN KÜRTLERİN TEPESİNE VURA VURA YÖNETİYOR”

Burada çeşitli mücadele güçlerini harekete geçirme açısından sosyal demokrat tabana kitleye de onları etkileme açısından görev düşüyor. Zaten bu görevlerimizi yerine getirebilirsek ilerleyebiliriz. Yoksa valla öyle Erdoğan yönetemiyor diye bir şey söz konusu değil.

Halkın tepesine vura vura yönetiyor, işçinin tepesine vura vura yönetiyor, gücünün yettiğinde sosyalistlerin, Kürtlerin tepesine vura vura yönetiyor. Yönetemiyor diye bir şey yok. Mevzu bu taraf kendi gücünü nasıl tahkim edecek, nasıl bir mücadeleye dönüştürecek öyle şeyle olmuyor ki bunlar. Yok. provokasyon olur,  sokağa çıkma provokasyon olur grev yapma, provokasyon olur miting yapma. Ne zaman yapacağım kardeşim zaten iktidar da bunu diyerek zaten halkı sokaktan geriye çekiyor. Bu duyguyla halkı sokaktan geri çekiyor. Sende iktidarın o değirmenine su taşıyorsun yani.

“DEMOKRATİK KAZANIMLARIN YOLU SOKAKTAN GEÇİYOR”

12 Eylülü, 89 bahar eylemleri, madencilerin yürüyüşü kapalı salonlarda mı geriletti 12 Eylül rejiminin karanlığını,  Bolu Dağları’nda yalın ayak yalın yapıldak yürüyerek gerilettiler. Grev çadırlarında gerilettiler, direniş çadırlarında gerilettiler. Sanki tekel işçileri 4c’ye olmaktan çıkardı. Nerede Ankara’nın ayazında 78 gün direnerek bunu yaptılar. Her kazandığın şey mücadele ile kazanılacak bir şey, öyle geri durarak evinde oturarak 5 yıldan 5 yıla gidip sandıkta oy vererek sen demokrasiyi de kazanamazsın, özgürlükleri de kazanamazsın olur mu öyle saçma şey. Hâlbuki demokratik kazanımların yolu da sokaktan geçiyor.”