Ankara’nın Uruş mahallesi sınırları içerinde MYB Madencilik AŞ tarafından açılması planlanan maden ocağına tepki gösteren bölge halkı, projeye “hayır” dedi. Ankara Beypazarı İlçesi Uruş mahallesi sınırları içerinde 18 bin 620..
Ankara Beypazarı İlçesi Uruş mahallesi sınırları içerinde 18 bin 620 dekar alan MYB Madencilik AŞ tarafından açılması planlanan maden ocağına karşı tepkiler sürüyor. Muhtar ve derneklerden oluşan 31 kitle örgütü ortak açıklama yayımlayarak, “Madene karşı toprağımızı, havamızı, suyumuzu ve geleceğimizi koruyacağız” dedi.
Pandemi dönemi ile beraber tarımın ve hayvancılığın kıymetinin anlaşıldığı ifade edilen açıklamada, “Bölgemizde tarım alanları toplulaştırma projesi hayata geçirilmiş, iki adet baraj sulama göletinden birisi aktif olarak çalışmakta diğeri ise yatırım planına alınmıştır. Devlet eliyle hayata geçirilen, yatırım yapılan projeler ile hedeflenen tarımda verimliliği artırmak ve atıl tarım alanlarını yeniden üretime dahil etmektir. Ancak bölgemizde planlanan ve sepiyolit madeni çıkarılacağı gerekçesi ile projelendirilen maden ocağı bölge halkının tarım, hayvancılık gibi geçim kaynaklarını temel alan iktisadi hayatını, sosyal hayatını, temiz havasını ve suyunu hedef almaktadır” denildi.
Maden sahası için verilen “ÇED gerekli değildir” kararını yargıya taşındığı hatırlatılan açıklamada, “Kararın iptalini sağladık. Mücadelemizi hukuken taçlandırmış olsak da mücadelemiz henüz bitmedi. ‘ÇED gerekli değildir’ kararı 18 hektarlık bir alan iken maden şirketi bu kez de ÇED başvuru dosyası hazırlayarak 87 hektarlık bir alan için ÇED sürecini başlattı. Bu şunu açıkça gösteriyor ki ilerleyen süreçte 1862 hektarlık alan tamamen kullanılacaktır” ifadelerine yer verildi.
17 Mayıs 2024 tarihinde Uruş mahallemizde düzenlenen halkın katılımı toplantısında bölge halkının projeye hayır dediği dile getiren açıklamada, “Hazırlanan projede bölge halkına dokunan, mahallelerimizin, toprağımızın, insanımızın menfaatine hiçbir planlama yoktur. Proje sonrası toprağın nasıl ıslah edileceği, bölgedeki tarımın ve hayvancılığın nasıl etkileneceği, proje sahasında yer alan sit alanlarındaki kalıntıların nasıl korunacağı, bölgedeki yaban hayatının, endemik bitki türleri ile ormanlık alanların nasıl korunacağı, alternatif teknolojilerin ne olduğu, hava ve su kirliliğinin nasıl önleneceği, projede çalışacağı söylenen personelin niteliğinin ve niceliğinin ne olduğu, 1862 hektardan oluşan devasa bir sahada denetimin nasıl yapılacağı gibi hususların izahının olmadığı, tüm bu hususların bilimsel olarak da temellendirilemediği anlaşılmıştır” denildi.
Açıklamada son olarak, mücadeleyi büyütme çağrısı yapıldı.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.