HDP Adana Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Üyesi Meral Danış Beştaş, zihniyet açısından yargıda FETÖ–AKP ittifakının devam ettiğini kaydetti. Beştaş, “ Ergenekon, Balyoz sanıkları için pozitif sonuç yaratan Fethullahçı hâkim-savcı tasfiyesi Kürt siyasetçileri açısından herhangi bir pozitif..
HDP Adana Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Üyesi Meral Danış Beştaş, zihniyet açısından yargıda FETÖ–AKP ittifakının devam ettiğini kaydetti. Beştaş, “ Ergenekon, Balyoz sanıkları için pozitif sonuç yaratan Fethullahçı hâkim-savcı tasfiyesi Kürt siyasetçileri açısından herhangi bir pozitif etki yaratmadı. Mesele Kürtler, talep de eşit ve özgür yurttaşlık temelinde demokratik çözüm olunca, AKP ve FETÖ ittifakı, işbirliği devam ediyor!” dedi.
Gazete Duvar’dan İrfan Aktan’ın sorularını yanıtlayan Beştaş, Erdoğan’ın Demirtaş için kullandığı ‘terörist’ ifadesini eleştirdi. Beştaş,” Bu açıklama, AKP’li olmayan herkesin terörist ilan edilmesidir” dedi.
İrfan Aktan’ın Meral Danış Beştaş ile söyleşisinin bir bölümü şöyle:
Cemaatin iktidar tarafından muteber görüldüğü dönemde size yönelik çok sayıda siyasi operasyonun başını Fethullahçıların çektiği söyleniyordu. 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden geçen bir yılda devlet içindeki Fethullahçıların büyük ölçüde tasfiye edilmesinin size yönelik etkisi ne oldu?
15 Temmuz’dan sonra Fethullahçılara karşı en fazla operasyon yargı içinde gerçekleştirildi. Fethullahçıların bize yönelik operasyonlarından söz edildiğinde 14 Nisan 2009’da başlayan KCK operasyonları, Hatip Dicle ve Fırat Anlı’nın da aralarında bulunduğu meşhur kelepçeli fotoğraf akıllara geliyor. O operasyonlarda binlerce insan tutuklandı ve yıllarca hapis yattılar. Fakat o davalara bakan hâkim ve savcıların hemen hepsi FETÖ’den tutuklandı. Bazıları örgüt üyeliğiyle, müebbet hapis cezasıyla yargılanıyor. Mesela Hatip Dicle, Kamuran Yüksek gibi siyasetçilerin de bulunduğu KCK Ana Davası’nın mahkeme başkanı üç kez müebbetle yargılanıyor. Bunların arkadaşlarımız hakkında hazırladıkları iddianameler ve hatta aldıkları mahkumiyet kararları var. Biz bu hâkim ve savcıların aldıkları kararlarla ilgili yargılanmanın yenilenmesi talebinde bulunduk. Bu taleplerimizin hiçbiri kabul edilmedi. Dahası, HSYK’nın, yani aslında iktidarın atadığı yeni hâkim ve savcılardan oluşan mahkeme heyeti, FETÖ’den tutuklu savcıların iddianame ve mütalaalarına dayanarak mahkumiyet kararı verdi. Fakat Ergenekon ve Balyoz davalarında ise yeni atanan hâkimler tümüyle beraat kararı verdi. Yani Ergenekon ve Balyoz sanıkları aklanırken, mesele Kürtler olunca tutum değişmedi.
Yargıtay’ın Mart ayında Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Bekir Kaya dosyasında sanıklar lehine verdiği karar da var ama…
Yargıtay’ın yaptığı, halen Silivri’de yatan Bekir Kaya’nın gerçek siyasi faaliyetlerini, siyasi faaliyet olarak kabul etmesinden ibaret aslında. Ama bu karar yerel mahkemelere yansımadı. Nitekim halen bu tür demokratik siyasi çalışmalardan dolayı örneğin Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, milletvekilleri, belediye başkanları hapiste. Oysa normalde bağlayıcı olan Yargıtay içtihadının hemen yerel mahkemelerde karşılık bulması gerekiyor. Sonuçta Ergenekon, Balyoz sanıkları için pozitif sonuç yaratan Fethullahçı hâkim-savcı tasfiyesi Kürt siyasetçileri açısından herhangi bir pozitif etki yaratmadı. Mesele Kürtler, talep de eşit ve özgür yurttaşlık temelinde demokratik çözüm olunca, AKP ve FETÖ ittifakı, işbirliği devam ediyor!
Nasıl yani?
Bu çok net bir tablo. 15 Temmuz darbe girişimiyle AKP-FETÖ çatışması doruğa çıktı ve şu an en büyük düşman olarak Fethullahçıları gösteriyorlar. Oysa pratikte Kürt karşıtlığında, Kürtlerin haklarını vermeme, dil ve kültürünü reddetme ve yargıdaki pratiği devam ettirmede işbirlikleri devam ediyor.
Yargı konusunda hâlâ hangi yargıcın Fethullahçı, hangisinin AKP’li olduğuna dair şaibeler var. Hâlâ yaptıkları atamaları geri çekiyorlar, yer değiştiriyorlar, tenzili rütbe yapıyorlar. Nasıl oluyor da bunca istihbarata rağmen bu konudaki belirsizlik sürüyor?
Çünkü etle tırnak gibiydiler, iç içe geçmişlerdi. O kadar aynılaşmışlardı ki, şu an ayırt edemiyorlar. Hâkimin Fethullahçı olup olmadığı alnında yazmıyor. Geçmişte birlikte hareket etmişler, aynı pencereden bakmışlar. Şu anda mesela, HSYK atamalarında ölçü nedir, örneğin tutuklu milletvekilleri dosyalarına bakan Diyarbakır Başsavcı vekili Kurtçu Eker, neye göre alınıp Fethiye başsavcısı yapıldı?
AKP milletvekili Şamil Tayyar mesela, Kurtçu Eker hakkında FETÖ’cülük imasında bulundu…
Tutuklu milletvekilleri dosyasına bakan savcının yerinin değiştirilmesi sizin lehinize değil mi?
Değil; çünkü diğer hâkim-savcılar aynı uygulamayı sürdürüyor.
O halde niye yeri değiştiriliyor?
AKP kendini güvende hissetmiyor. Korku AKP’yi ve genel başkanını esir almış durumda.
Devlet içinde bu kadar örgütlenmiş bir yapı söz konusuyken, bu korkuyu yaşamakta haksızlar mı?
Korkmakta çok haklılar; çünkü o kadar büyük hukuksuzluklara, suçlara imza attılar ki! Bu suçları hafifletmek için yaptıkları her yeni hamlede daha büyük bir hukuksuzluğa imza atıyorlar. Bunların ortaya çıkması, onları sanık yapacak. Uluslararası Ceza Mahkemesi önünde yargılanmalarını gerektiren fiiller var. Keza şu anda, mesela Rıza Zarraf ABD’de tutuklu ama başrolde hükümet üyeleri var. Türkiye tarihinde ilk kez bu davalar kapsamında bir mahkeme kanunla ortadan kaldırıldı, savcılar değiştirildi ve atanan yeni savcılara takipsizlik kararı verdirildi. Dolayısıyla insan suçlu olunca korkar. Biz niye korkmuyoruz? Çünkü hesabını veremeyeceğimiz hiçbir şey yok.
Az önce “yargıda FETÖ-AKP ittifakı devam ediyor” dediniz. Bu iddianızı biraz daha sarihleştirir misiniz?
Oturup anlaşılıyor anlamında değil, bakışları ve yaklaşımlarının benzerliğini vurgulamak için söylüyorum. Ama bu bakış ve yaklaşım benzerliği belki de zımni bir ittifaktır. Yarın, öbür gün tekrar bir araya gelmemeleri için belki de bir sebep yoktur.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.