ARTI TV‘de ekrana gelen Nesrin Nas, Fikri Sağlar, Ahmet Faruk Ünsal ve Erdoğan Aydın ile Çetele programında, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik”ten hakkında soruşturma açılan Fikri Sağlar, “Benim sözlerim ne bir inanca ne bir mezhebe ne de kadına yapılmış bir saldırıdır. Siyasal İslam’ın laik demokratik Cumhuriyet’i ele geçirmesiyle ilgili kuşkumu dile getirdim” diyerek sözlerini savundu.
‘KADIN ÜZERİNDEN SİYASET YAPAN AKP’NİN BUNLARI KAŞIDIĞINI SÖYLEDİM’
Sağlar, “Bazı arkadaşlar beni uyarıyorlar, üzüntülerini dile getiriyorlar, ‘bir linçle karşı karşıyasın’ diyorlar. Oysa ben aynı anlayışta değilim. Benim Halk TV‘de söylediklerim bir inanca, bir mezhebe yapılmış saldırı değil. Kadın üzerinden siyaset hiç değil. Sadece siyasal İslam’ın Türkiye’de adım adım laik demokratik cumhuriyeti ele geçirmesiyle ilgili bir kuşkumu dile getirdim. Ben türban meselesinin bittiğini, kimsenin insanların kılık kıyafetiyle ilgilenmediğini, kılık kıyafetle ilgilenen ve özellikle kadın üzerinden siyaset yapmaya çalışan AKP’nin bunları kaşıdığını anlattım. O arada özellikle laikliğin ortadan kalkmasıyla en çok yarayı yargının aldığını, yargının bağımlı ve taraflı olduğunu dile getirdim ve bir örnek verdim. ‘Yargıda artık hiç kimse hakkı, hukuku, adaleti göremez, ben de gittiğimde karşımdaki yargıcın kılık kıyafetine bakarak benim haklarımı verebileceği doğrultusunda kuşkum var’ dedim” diye konuştu.
‘KUŞKUMUN HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİKTEN SUÇLANMAMA NEDEN OLDUĞUNU GÖRMEKTEN ÜZÜNTÜ DUYUYORUM’
“Adım adım AKP tarafından siyasal İslam anlayışıyla Cumhuriyetin bütün temel ilkeleri yok ediliyor, başta laiklik. Laiklik olmadan demokrasiyi tam olarak kuramazsınız. Laiklik olmadan kadın haklarını, insan haklarını, özgürlükleri oluşturamazsınız, laiklik olmadan bağımsız yargıyı oluşturamazsınız, yargıda var olan bağımlı ve taraflı hali biat noktasına getirebilirsiniz” diyen Sağlar, şöyle devam etti:
“805 imzayla yayımlanan aydınların bildirisinde çok önemli bir şey var. Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yeniden yapılandırılması, yargının yürütmeden ayrılmasıyla ilgili ilkelerimiz var. BM’nin İnsan Hakları ‘yargı etiği’ komisyonu, ‘yargıç tarafsız olmalıdır ve tarafsız görünmelidir kılık ve kıyafetiyle’ demektedir. HSK da bunu kabul etmiştir. Burada bir düşünce özgürlüğümün de yok edildiğini ve söylediğim sözün, benim kuşkumun halkı kin ve düşmanlığa tahrikten suçlanmama neden olduğunu görmekten gerçekten üzüntü duyuyorum. Çünkü Türkiye benim dediğim noktaya gelmiş. Bir milletvekili arkadaşımız bana ‘olmadı filan derken’ şunu söyledi: Ben bir başörtülü (böyle diyor ama aslında türbanlı) yargıcın karşısındaydım, benim haklarımı vermedi, nedeni de CHP’ye geçmem, dedi. Ben de tam bunu söylemeye çalışıyorum. Benzeri birçok olayın bana anlatıldığını biliyorum.”
‘BİR NUMARALI FAŞİST OLAN VE BANA FAŞİST DİYENLERE İADE OLARAK SÖYLÜYORUM: LAİKLİK ELDEN GİTTİ SAYESNİZDE’
“Türkiye’de açlık, işsizlik var. Her şeyden önce asgari ücretin verilmediği, insanların ‘intihar edeceğim’ noktasına geldiği bir yerde biz tutturduk türbandan bahsediyoruz” diyen Sağlar, şöyle konuştu:
“Ömer Çelik, dil sürçmesi değil, gaf da değil, diyor ki Türkiye DAEŞ’le mücadele eden en büyük terör örgütüdür. Ben şimdi Ömer Çelik Türkiye’yi terörist ilan etti, vay sen ne faşist, ne kötü adamsın, bunu alın atın, bunu mu söyleyeceğiz? AYM kararını tanımıyorum diyen bir yönetici varsa bunları niye konuşmuyoruz? AİHM’in kararını tanımam diyen, dolayısıyla hukuk sistemini tamamen yok etmiş olan bir şeyi niye konuşmuyoruz?”
Sağlar, “Bir numaralı faşist olan ve bana faşist diyenlere iade olarak söylüyorum: Laiklik elden gitti sizin sayenizde, yargıya olan güven ortadan kalktı. İşte bunu konuşun” dedi.