ÇEVRECİLER DÜŞMAN MIDIR?.. Dün haberleri izlerken Tokat da askerlerimizi gördüm. Tam tekmil giyinmiş. Ellerinde silahlarıyla yüzlerce asker yürüyordu. Herhalde tatbikat yapıyorlar diye düşündüm. Haberin devamında ise Tokat Zile de yürüyüş..
ÇEVRECİLER DÜŞMAN MIDIR?..
Dün haberleri izlerken Tokat da askerlerimizi gördüm. Tam tekmil giyinmiş. Ellerinde silahlarıyla yüzlerce asker yürüyordu. Herhalde tatbikat yapıyorlar diye düşündüm. Haberin devamında ise Tokat Zile de yürüyüş yapan çevrecilere karşı çıkmak için yüzlerce askerimizin silahlarını donanıp hazır halde getirildiğini öğrendim. Haberin devamı ise daha üzücüydü. Bölgede yaşayan insanlar bölgelerini korumak adına bölgede yapılacak Hidroelektrik Santrale karşı protesto eylemi yapıyorlarmış. Ve bunların karşına yüzlerce askerimiz ellerinde gaz bombaları ve plastik mermi atan silahlar ve devamında köylüler üzerine gaz bombası atılması ve plastik mermi sıkılması.
Askerin orda işi ne? Neden o bölgenin kaymakamı, valisi veya yetkilisi gelip bu doğalarını korumak isteyen insanlara “ne istiyorsunuz” diye sorma becerisi yoktur! Bu insanlar kavga etmiyor, kırıp dökmüyor. Yalnızca doğamıza zarara vermeyin diye eylem yapıyorlar.. Nasıl bir ülkedeyiz ki böyle bir durumda karşımız da askerlerimizi buluyoruz.
Kimdir bu çevreciler? Diye olaya bakarsak kendimizi görürüz. Görmeliyiz de…
Doğa derneği başkanı Güven Eken bu konuda şöyle bir yazı yazmış: “Çevrecilik bir meslek veya ilgi alanı değil, modern toplumların vicdanını ifade etme biçimidir. Doğanın yaşayabilmesi için harekete geçen kitleleri görmezden gelmek, kamu vicdanını hiçe saymaktır. Oysa kamu vicdanı bir toplumu ayakta tutabilmek için kişi sayısıyla ölçülen kamuoyu kadar önemlidir.
Bugün, “çevreci” olarak nitelendirilen ve Rize’de olduğu gibi baraj karşıtı hareketi yaratan insanlar aslında kamu vicdanının sesidir. Bu insanların verdiği mesaj, tüm kamuoyunun geleceği için büyük önem taşımaktadır ve kesin olarak görmezden gelinmemelidir.
Çevreci diye isimlendirdiğimiz ayrı bir gurup yok aslında, çevremizde yanlış gördüğümüz şeylere tepki göstermek insani bir görevdir. Birey olma özelliğidir bu. Bizler yaşarken bize göre yanlışlara karşı çıkma yetimizi yitirirsek zaten o zaman toplum bitmiş demektir.
Rant olan yerde eğer kanunlar yetersizse rant kazanmak isteyenler hep daha fazla rantın peşinde koşmuşlardır. Bazen kanunlarda bu rantın önüne geçemez. Rize İkizdere üzerine 26 tane HES için başvurular yapılıyor. Sırasıyla da izinlerini alıyorlar. Ankara da masa başında oturanlar daha sonra” biz uzaktan bu dere üzerinde 26 tane HES yapılamayacağını göremedik “diyorlar. Eğer o bölgede çevreyi sevenler tepki koymasaydı. Dere dere olmaktan çıkacak derede bir damla su kalmayacaktı.
Kimdir bu çevreciler? Ağaç kesilmesin diyen bunların ağaç kesilmemesinden dolayı rantları nedir. Suyun tünellere sokularak derelere can suyu dahi bırakılmamasına karşı çıkarak derelerin suya ihtiyacı var demelerindeki rantları nedir? Sahiller işgal olmasın diyerek yanlıca sahilde özgürce güneşlenmekten öte rantları nedir acaba… Bunca dayak yemeler, bunca gaz solumalar, yerlere sürüklenmeler değer mi acaba…
Amerika da Kızılderililer katledilirken bazıları seyretmiştir.
Bir Kızılderili sözü kalmıştır sadece:
“Son ağaç kesildiğinde, son nehir kirlendiğinde, son balık avlandığında; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak…”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.