Gür-Kal İnşaat köylüleri sömürüyor - Nabız Gazetesi - Rize Haberleri, Artvin Haberleri,Karadeniz Haberleri,Kadın,Çevre,Bölge Haberleri,insan hakları,cinsellik,dünya,siyaset,emek

SON DAKİKA

Nabız Gazetesi – Rize Haberleri, Artvin Haberleri,Karadeniz Haberleri,Kadın,Çevre,Bölge Haberleri,insan hakları,cinsellik,dünya,siyaset,emek

Gür-Kal İnşaat köylüleri sömürüyor

Bu haber 19 Haziran 2023 - 17:13 'de eklendi ve kez görüntülendi.
Gür-Kal İnşaat köylüleri sömürüyor

Samandağ Çöğürlü’de çalışma yürüten Gür-Kal İnşaatın yeni hedefi, sit alanı olan tarihi El Ksur. 20 yıldır bölgede işlem yapan şirkete karşı yöre halkı sürdürdüğü mücadeleye devam ediyor.

Selda KARAFAZLI-ÖZEL-HABER
Hatay

Hatay’ın Samandağ ilçesinde bulunan Çöğürlü’de bölge halkının iddiasına göre üzeri örtülmüş iki ölüm var. İlki 7 Ekim 2011’de yaşanmış. Süleyman Bakır, yasa ve yönetmeliklere aykırı dikilen elektrik direğinden sarkan kablo nedeniyle elektrik akımına kapılarak yaşamını yitirmiş. Diğeri ise 18 Mayıs 2014’te yaşanmış. Çiğdem Arslan isimli hamile kadın taş ocağında kontrolsüz yapılan patlatma sonucu traktörünün brandasını delip kafasına gelen taş sonucu can vermiş. Samandağ Devlet Hastanesinden Adana Balcalı Hastanesine sevk edilen hamile kadının 8.5 aylık bebeği sezaryen ile alınmış. Olaydan bir hafta sonra vefat eden kadının cesedinin, basın duymasın diye alelacele hastaneden kaçırıldığı da iddialar arasında. Sezaryenle alınan bebek şimdi 9 yaşında, annesinin köyünde ve annesini öldüren taş ocağı ise hâlâ o köyde.

Gür-Kal İnşaatın şimdiki hedef yeri yine Çöğürlü’de bulunan bir tarihi alan. Dinamit patlatımı için hazırlıkların yapıldığını söyleyen ve bunu fotoğraflayan köylüler, tehditlere karşın susmayacaklarını söylüyor. Özellikle de kadınlar hayatlarından vazgeçmeyeceklerini dile getiriyor.

ŞİRKET ZENGİNLEŞTİ, KÖYÜ LAĞIM BASTI

Önce köylülerden Dilek Doğru ile konuşuyoruz. “Bu olaydan bu inşaattan çok yorulduk, gerçekten yirmi yıldır heba olduk” diye başlıyor söze. Herkesten yardım istediklerini ama yetkili kişilerin kendilerine sırt döndüklerini anlatıyor öfkeyle. “Umarım bu sefer sesimiz duyulur ve bize yardımcı olurlar” diyor. İşletmenin kârının binlerce insanın canından daha değerli görülmesine isyan ettiklerini anlatan Doğru, şöyle devam ediyor: “Yirmi yıl boyunca bizim kanımızı emerek, zenginleştiler. Beş kuruşsuz geldiler, holding sahibi oldular. Fazlaca kamyonları oldu, mikserleri oldu ve bu daracık yoldan sürekli gidip geliyorlar. Mahallemizin zaten altyapısı yok, üstyapısı yok. Tuvalet borularının üstünden geçiyorlar ve maalesef o borular patlıyor ve köy halkı lağım suları içerisinde kalıyor. Koku ve toz içerisindeyiz.”

Gür-Kal İnşaatın köylerini yeterince sömürdüğünü dile getiren Serap da “Artık bir an önce gitsin” diyor.

“VİCDANI OLAN YETKİLİLERE SESLENİYORUZ”

Kıymet Doğru’nın anlattıkları yaşanan zorluğu gözler önüne seriyor. Mahalleyi toz içinde bırakan şirketin, verdiği taahhüde uymayarak yolları sulamaması nedeniyle yetkili mercilere şikayette bulunduğunda “Sus, susmazsan kendine yeni bir yer bulmak zorunda kalırsın” tehdidiyle karşılaşmış. Yaşananlara isyan eden Doğru şunları söylüyor: “Normalde bildiğimiz bütün kamu ve özel işletmelerin mesaisi saat 8’de başlar 17’de biter. Biz saat sabah 6, akşam 9 ya da gece 11-12’de mikserlerin beton dökme sesini çekmek zorunda değiliz. Evlerimiz toz duman içerisinde. Sil sil hiç temizlenmiyor. Biz insanların ve hayvanların rahat nefes alabilmesi için elimizden geleni yapacağız, davamızdan vazgeçmeyeceğiz.” “Vicdanı olan yetkililere sesleniyorum” diyen Doğru, şu çağrıyı yapıyor: “Bize yardımcı olun, elinizi vicdanınıza koyun. Lağım suları köyümüzün içinde kapımızın önünde, biz nefes almak istiyoruz. Büyük devletimizin halkına sahip çıkmasını istiyoruz. Sermayeden yana değil haktan ve halktan yana olunmasını bekliyoruz. Biz gönlü güzel, vicdanlı parayı ilah edinmemiş, paraya tapmayan yetkililerin olduğunu da biliyoruz ve onlara sesleniyoruz, çevrecilere sesleniyoruz. İnsanı insan olduğu için seven herkesten yardım bekliyoruz.”

“ŞİMDİ BİZ BİR ÖRGÜTLENSEK İLLAKİ MARJİNAL ÖRGÜT DİYE SUÇLANACAĞIZ”

BÖLGEDE kanunların ihlal edildiğini, devletin bile hiçe sayıldığını dile getiren Kıymet Doğru, talepleriyle topladıkları imzaların ise kendilerine tehdit ve şantaj olarak geri döndüğünü aktardı. Verdikleri imzaların Gür-Kal İnşaatın elinde olmasına ve şantiyedeki kantarın içine asılmasına tepki gösteren Doğru, “Kaymakamlığa gidiyoruz kaymakamlık bize karşı duruyor. Jandarmaya gidiyoruz jandarma aynı şekilde karşımızda. Valilik aynı şekilde, bizi korumakla görevli insanlar bizi korkutmayı görev edinmişler kendilerine. Türkiye Cumhuriyeti bir çete ya da kabile devleti değildir. Biz bir hukuk devletiysek, Anayasa’nın gerekliliğinin yapılmasını talep ediyorum. Bütün yetkililerden rica ediyorum, yeter artık sesimizi duyun” diye konuştu. Mücadeleye sokaklarda devam edebileceklerini dile getiren Doğru, “Nefes alamıyoruz, ne biz ne çocuklarımız ne hayvanlarımız ne doğamız ne de bitkimiz. Perişan olduk. Çöğürlü’deki anneler olarak gece yatarken saat 4’te oğluma buhar takacağım diye alarmı kurmak zorundayım duygusuyla uyumak istemiyoruz. Yirmi yıldır sömürülüyoruz. Şimdi biz bir örgütlensek, toplansak, yürüyüş yapmaya kalksak, illaki marjinal örgüt diye adlandırılacağız ve başımıza ne geleceğini bilmiyoruz” diye konuştu. Daha önce hak talebinde bulunmak için yola çıktıklarında Samandağ’daki bütün jandarma, trafik jandarma ve polis güçlerinin karşılarına çıktıklarını hatırlatan Doğru, kendilerinden yana olması gerekenleri karşılarında görmekten üzüntü duyduklarını söyledi.

KAYAYA OYULMUŞ BİR KARTAL FİGÜRÜ NEREDE?

Köylüler sadece sağlıklarının değil, tarihin de tehlike altında olduğuna dikkat çekiyor. Üstelik müze müdürlüğünün bilgisi olmasına reğmen. Bölgenin tarihi dokularından El Ksur’da dinamit patlatılmak için delikler açılmış, köylüler de fotoğraflarla belgelemişler bu durumu. 30 yaşın üzerinde olan her köylünün bölgedeki tarihi kalıntıları bildiğini dile getiren Kıymet Doğru, şunları dile getirdi: “Yıllar önce kayaya oyulmuş bir kartal figürümüz dahi vardı. Taş ocağı başladığından beri bütün tarih yok oldu, en başta da Asi Nehri’nin suyuyla çalışan tarihi değirmen.” Tarihte yerleşim alanı olduğu, kralların tahtının ve muhafızların koltuklarının taştan oyulduğu ayrıca bölgede hazinelerin de olduğu dile getiriliyor. Köylüler tarihe, doğaya sahip çıkmak için devletten yardım beklemediklerini, sadece adalet istediklerini dile getirdiler ve şu çağrıyı yaptılar: “Çocukların kendi mahallelerinde, insan gibi çocuk gibi bisiklete binmelerini sağlayın. Beş yüz metre mesafe uzaklıktaki okula çocuklarımız yürüyerek gitsin en azından. Tarlalarımıza gittiğimiz zaman hayvan ölüsü görmek istemiyoruz. Kamyon tekerleği altında ezilmiş hayvanlar ve insanlar görmek istemiyoruz. Sadece adaletin tecelli etmesini sağlayın. Sadece haktan yana olun.”

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA
betnis giriş
betnis
yakabet giriş