12:04 pm - karavin “Meğer,Allah Rizespor şampiyon olsun diye bizlere bir fırsat sunmuş”
11:19 am - CHP’de parti içi demokrasi isyanı: Olağanüstü çağrı
11:13 am - DEVA, GELECEK VE SAADET VEKİLLERİ DE KENDİ PARTİLERİNE DÖNDÜ
10:59 am - Cumartesi Anneleri’ne ters kelepçeli gözaltı
10:50 am - FLASH FLASH FLASH HEZİMETE BAKANLIK MÜKÂFATI MI?
6:16 pm - Seks spor kabul edildi şampiyonu belirlenecek
3:26 pm - Davutoğlu, Sinan Ateş’i hatırlatarak Erdoğan’a seslendi: Allah’ın yolundan ayrılma Erdoğan
3:21 pm - Fatih Erbakan yeni yasama döneminin ilk gününde kadınlara taktı..!
3:18 pm - Ermenistan Başbakanı da Erdoğan’ın törenine katılacak
10:40 pm - Fındıklıda MECİ var
Vadilerine yapılmak istenen taş ocağına karşı 24 gündür mücadele eden İkizdereliler, sokağa çıkma kısıtılmasına rağmen direnişlerini sürdürüyor
HÜSEYİN ALTUN
Rize’nin İkizdere ilçesinde yapımına devam edilen taş ocağı çalışmaları, devam ediyor. Yurttaşlar ise sokağa çıkma yasağı ve bayrama rağmen doğa nöbetlerine devam ediyor. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Mehmet Bekaroğlu bölge halkını yine yalnız bırakmıyor. Bekaroğlu, Alana girmeye ve çalışmaları durdurmaya çalışıyor.
Taş ocağı yapımına isyan eden köylülerden Ayşe Baş, 1 aydır mücadelelerinin devam ettiğini ve gerekirse yıl boyunca sürdüreceklerini belirterek, “Bu sene iş yaptırmayacağız. Ormanları bekleyip onları burada çalıştırmayacağız. Bize bayram bırakmadılar. Sabaha kadar çalıştılar, bize uyku uyutmadılar. Oraya yatacağım, beni aşsın geçsin. Orada taş ocağı olmayacak” dedi.
İmzalı destek verildi
Öte yandan bin 713 Karadenizli yurttaş, “İkizdere’de Taş Ocağı İstemiyoruz!” başlığı ile yayınladığı açıklamayla direnişe destek verdi. İkizdere’de hukuka aykırı bir şekilde taş ocağının yapımına, doğanın geri dönüşü olmayacak tahribatına sessiz kalmayacakları belirtilen açıklamada, “Bugün İkizdere İşkencedere Vadisi yarın başka bir Karadeniz toprağı. Karadenizliler olarak içinde yaşadığımız doğanın şirketlere verilerek katledilmesine izin vermiyoruz. Bu toprak; içerisinde yaşayan ayının, karacanın, balığın, arının, çam ve kestane ağaçlarının, kurdun, kuşun… sayamayacağımız türde canlının ve yöre halkınındır. Şirketlerin yaşam alanlarımızı terk etmesini istiyoruz” ifadeleri yer aldı.