İyidere Limanı Cengiz Holdingin kepçeleri, kamyonları boş durmasın diye mi yapılıyor? - Nabız Gazetesi - Rize Haberleri, Artvin Haberleri,Karadeniz Haberleri,Kadın,Çevre,Bölge Haberleri,insan hakları,cinsellik,dünya,siyaset,emek

SON DAKİKA

Nabız Gazetesi – Rize Haberleri, Artvin Haberleri,Karadeniz Haberleri,Kadın,Çevre,Bölge Haberleri,insan hakları,cinsellik,dünya,siyaset,emek

İyidere Limanı Cengiz Holdingin kepçeleri, kamyonları boş durmasın diye mi yapılıyor?

Bu haber 26 Mayıs 2021 - 7:56 'de eklendi ve kez görüntülendi.
İyidere Limanı Cengiz Holdingin kepçeleri, kamyonları boş durmasın diye mi yapılıyor?

Samsun, Trabzon, Hopa Limanları ve Batum ve Poti Limanları varken İyidere’de deniz doldurularak yapılacak lojistik limanı bir ihtiyaç mı? Gazeteci-Ekoloji Aktivisti Cemil Aksu ile konuştuk.

Nazife YAŞAR-EVRENSEL
İstanbul

İyidere Lojistik Merkezi ve Limanında kullanılacak 20 milyon ton bazalt taş için İkizdere’de açılmak istenen taç ocağına karşı yöre halkının direnişi sürüyor. Halk direnişte ısrarlı, iktidarsa İyidere’ye liman yapmakta. İktidar İyidere Limanı ısrarını “1000 kişiye doğrudan, 34 farklı sektörde 8 bin kişiye de dolaylı istihdam imkanı sağlanacağı”na dayandırıyor. Peki, gerçekten öyle mi? Samsun, Trabzon, Rize ve Hopa Limanları ve Gürcistan’da Batum ve Poti Limanları varken İyidere’de deniz doldurularak yapılacak lojistik limanı bir ihtiyaç mı? Gazeteci-Ekoloji Aktivisti Cemil Aksu ile konuştuk…

“ASIL MESELE İYİDERE LOJİSTİK MERKEZİ VE LİMANI”

Çevresel etkileri değerlendirme raporu (ÇED) ve proje tanıtım dosyasında (PTD) birçok skandal ortaya çıkmasına rağmen İkizdere İşkencedere Vadisi’nde taş ocağı açılmak isteniyor. Hükümet de yöre halkının direnişine rağmen projeyi desteklemekten vazgeçmiyor. Bu ısrar neden?

Taş ocağı projesini daha önce SRA adlı bir şirket de istedi. SRA, proje dosyasını İkizdere’de olmayan başka bir bölgeden fotoğraflar koyarak, o bölgeye dair bilgiler vererek, orada hiçbir ağacın olmadığını, başka canlı türlerinin yaşamadığını vs. yazarak proje olurunu almıştı. Aslında bu, çokça karşılaştığımız bir şey. Birçok projede, müşavirlik şirketleri tarafından kopyala yapıştır proje dosyaları hazırlanıyor. Ama mahkeme sürecinde bunlar ortaya çıktı ve mahkeme iptal etti. Fakat kuşkusuz o taşeron bir şirketti. Şimdiki şirket, Türkiye’nin ve iktidarın gözdesi olan bir şirket. Dolayısıyla böyle bir şirket söz konusu olduğunda bütün sular duruyor. Yani mahkeme kararları, raporlar vs. Hiçbir şeye yaramıyor. Aslında esas mesele, bu taş ocağından çıkarılacak taşların kullanılacağı İyidere Lojistik Merkezi ve Limanı. İkizdereliler belki, aslında yalnızca İkizdereliler değil, kuşkusuz Rizeliler, Karadenizliler ve genel olarak ekoloji hareketi taş ocağına kilitlendi ama, esas sorun İyidere Lolistik Liman. Bu sadece ekolojistlerin de sorunu değil. Karadeniz’deki bütün siyasetçilerin sorunu ve Türkiye’nin de sorunu. Çünkü Türkiye uzun zamandır şu gerçeğin farkında. En azından toplumun bir kısmı farkında. İktidar sürekli olarak belli şirketlere devlet kaynaklarından, kamusal kaynaklardan para aktaran bir mekanizma kurmuş durumda. Ve Hazine garantili projelerle ya da onların buldukları dış kredilere de Hazine garantisi vererek belli şirketlere ciddi bir para akışı sağlıyor. Bunun için de sürekli yeni yeni projeler üretiyor. 3. köprü, İstanbul Havalimanı, Osmangazi Köprüsü, şimdi yapmaya niyetlendikleri Kanal İstanbul Projesi. Karadeniz’de de deniz dolgusuna yapılan Rize Havalanı, şu an inşaatı yine Cengiz Holding tarafından sürdürülen Rize-Artvin Havaalanı gibi birçok proje var. Ülkenin kalkınması üzerine söylenen büyük laflar olmasına rağmen bunun böyle olmadığını, yaşadığımız kriz koşullarında görüyoruz. Evet, muhalefetin ‘beşli çete’ dediği inşaat şirketleri sadece inşaat şirketleri değil, Sabancı’sından Koç’una kadar bütün sermaye sınıfı bu kriz koşullarında esnafın, emekçilerin yoksullaştığı, işsizliğin TÜİK’in resmi rakamlarına göre bile yüzde 12’leri geçtiği, genç işsiz nüfusunun ne okuyan ne de bir işte çalışan genç nüfusunun yüzde 25’leri geçtiği bir dönemde bu şirketler ne kadar kâr ettiklerini açıklıyorlar. Dolayısyla bu, hem devlet garantili projeler hem de sürdürülebilir kalkınma, büyüme, gelişme, gibi kavramlarla savundukları projeler hakikaten toplumun büyümesi, gelişmesi için olsaydı böyle bir tablo oluşmazdı. Bu kalkınma, gelişme politikalarının bir tarafında büyük bir yoksulluk oluşuyorken diğer tarafta milyarlarca dolar kâr açıklayan şirketler var. Muhalefetin de bu kalkınma anlayışının kendisine yönelmesi lazım. Diğer tekil projeler aslında bataklıkta sinekle uğraşmak gibi bir şey oluyor. Kuşkusuz bu projelerle ilgilenip bu projelerin de engellenmesini, en azından kamu kaynaklarının çarçur edilmesinin, daha fazla yoksullaşmamızın önüne kesecek girişimler olarak düşünmek lazım. 3. havaalanına, 3. köprüye ya da Kuzey Ormanlarını parçalayan kuzey yol projelerine karşı mücadeleyi, ya da Kanal İstanbul’a karşı ya da şimdi İyidere Lojistik Limanına karşı mücadeleyi sadece bir ekoloji mücadelesi olarak göstermek, bence meselenin işçi sınıfını, bütün emekçileri ilgilendiren bir sorun olduğu gerçeğinin üzerini örten bir durum yaratıyor. Dolayısıyla, muhalefetin İkizdere taş ocağına karşı çıkarken aynı zamanda lojistik merkezi olduğunu ve bu lojistik merkezinin de hiçbir şekilde bölgenin kalkınmasına bir gram katkısının olmayacağını ortaya koyması gerekiyor. Yani şu bile, bu projenin Mehmet Cengiz’in holdingi için yapıldığını gösteriyor: Rize Pazar’daki dolgu çalışmaları bitti, İyidere projesi devreye sokuluyor. Yani neredeyse “Cengiz Holdingin kepçeleri, dozerleri, kamyonları boş durmasın hemen başka bir projeyi sıraya koyalım ki Cengiz Holding hiç zarar etmeden çalışmaya devam etsin” mantığıdır İyidere’de yapılacak liman.

Fotoğraf: Cemil Aksu’nun kişisel arşivi

‘TRACECA İLE İLİŞKİLENDİRİLİYOR’

Peki, İyidere Lojistik Liman Projesi neden yapılıyor? Bölge için gerçekten ihtiyaç mı?

Bu liman projesi aslında tam olarak niçin yapılıyor, bölge ekonomisine katkısı ne olacak, gerçekten cevapsız sorular. Ulaştırma Bakanı, İkizdere’ye geldiği zaman bazı rakamlar açıkladı. Bu liman projesiyle dolaylı olarak 8 bin kişiye, doğrudan 1000 kişiye iş imkanı sağlanacağını, gayrisafi milli hasılaya 192 milyon dolar katkı sağlayacağını açıkladı. Fakat Bakanın bu açıklamalarının herhangi bir bilimsel dayanağı yok. Projeyi hazırlayan akademisyenlerin yaptığı etüt raporlarına baktığınız zaman, bu liman ve lojistik merkezinin çalışmaları daha 1993’te başlayan Avrupa, Kafkasya ve Asya Ulaştırma Koridoru (TRACECA) projesiyle, ülkeler arası ulaştırma koridoru projesiyle ilişkilendirilerek ne kadar kârlı olacağı söyleniyor.

Görsel: ÇED dosyası

“ULUSLARARASI ULAŞIM HARİTALARINI MI DEĞİŞTİRECEKSİNİZ?”

Bu projenin hiç mi iyi yanı yok? Artıları ve eksileri neler?

Projeyi hazırlayan hocaların yazdığı bir makalede İyidere Lojistik Limanının artı ve eksi yönleri ifade edilmiş. Eksi yönlerine baktığımız zaman, zaten onlar kendileri söylüyorlar: İyidere Limanı, yukarıda bahsettiğimiz ulaştırma koridoru kapsamında değil. Bununla bir ilişkisi yok. Ama şöyle diyorlar: “Bu ilişki kurulursa şöyle bir katkısı olur. Uluslararası kara ve deniz yolundan gelen yükler lojistik limanda toplanır, sonra Ovit Tüneli üzerinden Erzurum Kars’tan demir yolu projesine bağlanarak bölge ekonomisine bir canlılık kazandırır deniyor.

Ama bu tamamen bir varsayım üzerine geliştirilmiş bir proje. Bu nedenle, bu varsayım üzerinden işte Ovit Tüneli yapıldı, İkizdere Vadisi’ni tarumar eden yol projeleri, tünel projeleri yapıldı. Şimdi de İyidere Lojistik Limanı yapılıyor. Tamamen bir varsayım üzerine. Çünkü, Avrupa, Kafkasya, Asya ulaştırma koridoru projesine baktığımız zaman, burada hangi kara yollarının, hangi demir yolu hatlarının yapılacağı zaten belirlenmiş. Siz hangi akılla, hangi politikayla bu proje içerisine bir de İyidere projesini katmaya çalışıyorsunuz? Hükümetler tarafından belirlenen ulaşım hattı projelerine ilişkin haritaları değiştirip, mesela Ukrayna’dan gelen gemileri Poti’ye, Batum Limanına değil de İyidere Lojistik Limanına mı getireceksiniz? İyidere’den de Ovit Tüneli’ni kullanarak bu ulaşım hattını kullanmaya mecbur mu edeceksiniz? Bu kadar hayali bir proje.

“HİÇ KAR YAĞMAYAN YERE KAR TESİSİ KURULUYOR”

Bu hayaller neden gerçekleştiriliyor? Kimin hayalleri bunlar?

Bu hayali projeler gerçekleştiriliyor çünkü biz yapalım sonrasını bir şekilde hallederiz deniyor. Bu, Türkiye’de çokça karşılaştığımız bir mantık. Türkiye’nin her yerinde hayalet yatırımlar var. Fabrika açılmış. Milyonlarca dolar yatırım yapılmış. Ama uygun olmadığı, karşılığı olmadığı için durmuş. Öyle hayalet duruyor. Havalimanı yapılmış, havalimanı kullanılmıyor. Başka bir yere turizm yatırımı yapılmış ama turist yok ya da hiç kar yağmayan bir yere kar tesisi kuruyor, kar yağmayınca da atıl kalıyor. Bunun gibi saçma sapan projelerden biri, ama saçma olmayan tarafı ne? Orada Cengiz Holding çalışacak, projeyi bitirdiği zaman da tıkır tıkır parasını alacak. Dolayısıyla bu kriz koşullarında kârlı bir yatırım olacak. Devletin bütçesinden Cengiz Holdinge çok açık bir aktarım olacak. Asıl mesele bu.

“İKİZDERE’DE KARŞI ÇIKIYORSUN DA
HOPA’DA NİYE KARŞI ÇIKMIYORSUN?”

İşkencedere’den yaklaşık 150 kilometre doğuda, daha önce 75 metre doldurulan Hopa sahili, “Kentin denizle bağlantısı koptu” denilerek 100 metre daha doldurulacak. Bu durum, hatadan geri dönme mi, yeni bir hata mı?

Hopa’da CHP eliyle bir dolgu gerçekleştirilmek isteniyor. Bu dolgu projesi bir önceki dönemde AKP belediyesi tarafından hazırlanmıştı. Ama merkezi bütçeden gerekli kaynağı bulamadıkları için yapamadılar. Ne hikmetse CHP belediyesi tarafından bu proje son derece akıl dışı gerekçelerle yapılmak isteniyor. Gerekçe olarak da daha önceki belediye meclisinde karar alınması gösteriliyor. Bu tamamen topu taca atmaya benziyor. Bu proje, önceki dönemde AKP yönetimdeyken merkezi bütçeden kaynak bulamamış bir projeyken, AKP şimdi niye size merkezi bütçeden kaynak versin? Yani birçok yerde CHP belediyelerinin projelerini engellemeye çalışırken bu dolgu meselesinde size niye ekmek versin? Bu açıdan bile düşünseler, Hopalıları, Hopa’daki muhalefeti, Türkiye’deki çevre hareketini karşılarına alacak bir yatırımı yapmamaları gerekiyor. Kaldı ki, milletvekilleriniz İkizdere’de taş ocağı olmasın diye mücadele ediyor, Kaz Dağlarında orman talan edilmesin diye mücadele ediyor, başka bir yerde vekilleriniz, genel başkan yardımcılarınız, genel başkanınız çıkıp bu tür projelere karşı çıkıyor ama siz kalkmışsınız kendi elinizle Cengiz İnşaatın Rize’de yapmak istediğini Hopa’da yapıyorsunuz. Kendi mantıkları açısından düşünülse bile saçma olduğu, akıl dışı olduğu görülebilecek bir şey. Kaldı ki böyle bir alana hiçbir şekilde ihtiyaç yok. Bir şehir gelişim planı sürekli denize dolgu yaparak gerçekleştirilemez. Dünyanın hiçbir yerinde böyle gerçekleştirilemez. Her yıl bir kentin nüfusu artar, her nüfus arttığı zaman ona yeni bir yerleşim yeri açmak için denize dolgu yapacağız mantığı ile hareket edilemez. Böyle bir kentleşme politikası, böyle bir kentsel büyüme stratejisi zaten ne imar kanunlarına ne bilime ne akla uyan bir şey.

Nasıl İkizdereliler AKP’ye ve Cengiz Holdinge karşı mücadele ediyorlarsa Hopalılar da bu projeye karşı Türkiye’nin ekoloji hareketinin de desteğini alarak mücadele edeceklerdir. Yani hodri meydan, başka söyleyecek bir şey yok. CHP’nin Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç mesela bu konuda ne diyor? Sonuçta Ali Öztunç her yere gidiyor. Hopa’daki bu dolgu için ne diyor? Bu sadece Hopa Belediyesindeki birkaç idarecinin aklı mı yoksa CHP bu projenin arkasında mı? Ben bu projeden geri adım atılacağını düşünüyorum. Aksi takdirde CHP açısından bir samimiyet sınaması olacaktır. İnsanlar şunu soracaktır: “İkizdere’de karşı çıkıyorsun da Hopa’da niye karşı çıkmıyorsun?

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA