Çamlıhemşin Topluca Köylülerinden 20 kişilik bir grup toplu olarak AKP’den istifa ederek sandığa gitmeme kararı aldı. Geçtiğimiz günlerde Çamlıhemşin’e bağlı Topluca Köyünde jandarma ile köy halkı arasında yaşanan ve biri..
Çamlıhemşin Topluca Köylülerinden 20 kişilik bir grup toplu olarak AKP’den istifa ederek sandığa gitmeme kararı aldı.
Geçtiğimiz günlerde Çamlıhemşin’e bağlı Topluca Köyünde jandarma ile köy halkı arasında yaşanan ve biri asker 4 kişinin yaralanmasına yol açan arbede sonrası terörist olmakla suçlanan Topluca Köylüleri, işin bu noktaya taşınmasının sorumlusu olarak Vali Ersin Yazıcı’yı ve halkın görüşlerini yok sayan dikta heveslisi yerel yöneticileri gösterdi. Topluca Köyünde yaşayan 15-20 kişilik AKP’li bir grup toplu halde partiden istifa ederek 1 Kasım’da sandığa gitmeme kararı aldı.
Olayların müsebbibinin halkı dinlemeyen, dikta heveslisi yöneticiler olduğunu söyleyen köylüler, bir mektup kaleme aldı.
10 saat süren olayların TV’den 2-3 dakikalık bölümünün verilmesi ile yanlış anlaşıldıklarını ve terörist ilan edildiklerini belirten Toplucalılar, iki köy arasındaki sınır anlaşmazlığının bu boyutlara taşınmasından rahatsız.
İşte Topluca Köyü halkının, öncelikli olarak Topluca halkının okuması için tüm vatandaşların da Topluca Köyü hakkında doğru izlenim edinmeleri adına duygularını yansıtan o mektup…
TOPLUCALILAR HAKKINDA YANLIŞ KANAAT OLUŞTU!
Birkaç gündür TV’lerde yayınlanan görüntülere binaen, işin aslını astarını, gerçek yüzünü bilmeyen insanlar, 10 saatlik eylemin 2-3 dakikasını izleyerek yorum yazıyorlar ve bütün Topluca halkını sövüp terörist ilân ediyorlar. Öncelikli görevimiz, bu videoya yapılan yorumlara gerçekleri anlatan karşılıklar vermek ama onların yaptığı gibi sövmeden.
Bir de Rize milletvekili Hasan Karal’ın sosyal medya hesaplarına ulaşarak, bilmeme ihtimaline karşı gerçekleri yazmak ve tavrını ona göre belirlemesini istemek lâzım. Yakında seçim var ve bu insanlar aptal değil.
Yüzyılı aşkındır iki köy arasında hudut sorunu var (Topluca Köyü ve Aşağı Durak)… Bizimkiler bütün mahkemeleri kazandı ama sürekli bizim topraklarımıza tecavüz etmeye çalışıyorlar. Eski Milletvekili Nusret Bayraktar’ın sayesinde sürekli yöneticilere baskı yapılıyor. Şimdi de yeşil yol bahanesiyle gene topraklarımızı işgal peşindeler, yazılı talimat mahkemeye aykırı olduğu için, sözlü talimatla Vali zorla yol yaptırmaya çalışıyor, halkın isyanı tepkisi ondan.
Her yıl aslında mahkemenin belirlediği ama nedense kadastronun yapmadığı hudut tartışması var. Geçmişte insanlarımıza ve hayvanlara karşılıklı zararlar verildi, defalarca iki köylü karşı karşıya geldi, yaralananlar oldu.
Devlet köyümüzü yaylaya bağlayan yolu yıllarca yapmadı. Köylümüz, yaklaşık 8 saat süren yokuşlarla dolu yolu, sırtında yükle yürüyerek, patika yollarda hayvanlarını telef ederek yıllarca yaylacılık yaptı. Sonra, köyden para toplayarak iş makinesi aldı ve yolunu yapmaya başladı. Aşağı Durak köylüleri makinemizi yaktı, yeniden alarak yola devam edildi ve o yol Eğrisu yaylasına bağlandı. Köylüm, milyarlarca liralık makinesi yakılınca sükunetini muhafaza etti ve Allah’a havale etti.
Geçen yıl, Yeşil Yol bizim yayladan geçerek Eğrisu’nun 300 metre yakınına kadar geldi. Orada durdu ve bu sefer karşı köyün yayla yolunu bizim yola bağlamak için mahkeme kararıyla bizim olan topraklardan yol çalışması başlatıldı. Üstelik sadece sözlü talimatla. İşin ilginç yanı ise, geçmişte yapılmasın diye makinemizi yaktıkları yola bağlamaya çalışıyorlar yeni yolu, küfreder gibi.
Öncesinde muhtarımız, köylümüzün tepki göstermeyeceği, iki köyü de memnun edecek yazılı bir eylem plânı sundu, iki köy birbirine düşmesin diye defalarca valiliğe gitti, kaymakama derdini anlattı ama olmadı, dinlenmedi, yazıp söyledikleri kabul edilmedi.
Geçen usulsüz yol yapımı haber alınınca, yaklaşık 200 kişilik bir grup makineye engel olmak için oturma eylemi yapmaya gitti. Görevli yüzbaşının, “bu yol yapılacak, makineyi çekmeyeceğiz boşuna oturmayın” demesi bardağı taşırdı, yazılı emrin gösterilmesi istendi ama kanunsuz olduğu için öyle bir şey yoktu tabi.
Askerlerin bağıran kadınlara kurşun sıkmakla tehdit etmesi ortalığı karıştırdı. Karşı tepelerde havaya ateş eden köylüye karşı jandarmaya vur emri verilmesi ise işi çığırından çıkardı. Cop ve dipçik yiyen halk kendini savunmak için karşılık verince herkesin bildiği nahoş görüntüler ortaya çıktı.
Muhtarımız defalarca mülki amirlere uyarılarda bulunmuş, haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlikten bıkan köylünün artık sabrının taşma noktasına geldiğini söylemişti, dinleyen olmadı.
Günlerdir sosyal medyada köylümü teröristlerle aynı kefeye koyan yorumlar dolaşıyor.
Bir kere bizim vatan sevgimizi ve vatanımıza bağlılığımızı sorgulamak kimsenin haddine değildir. Orada bulunan ve askerliğini yapmış insanların %90’ı askerliğini güneydoğuda ve doğuda yapmış, o çağa gelmiş gençlerimiz de oraya gitmeye namzet insanlardır. Ben hiç sivil yüzü görmeden dağ başlarında askerliğini yapmış insanlar bilirim, üstelik yakın akrabalarımdan.
Elbette ki askerlere karşı girişilen eylemler hoş değildir ama bunun sorumluları, kanunları uygulamakla görevli insanlardır. Bütün çabalara rağmen olayların bu raddeye gelmesi ve devamının geleceğine dair sinyallerin verilmesinin sorumluları, mahkeme kararlarını tanımayan koltuk sahipleridir. Cebren ve hile ile iş tutanların, sütten çıkmış ak kaşıklar gibi bizi suçlamaları da hem çok komik hem de gülünçtür. Mahkeme kararlarını tanımayan siyasilerin devlete hangi bağla bağlı oldukları da araştırma konusu olacak kadar mühimdir.
Mevcut Rize milletvekillerinden H. KARAL’ın da sanki olay Yeşil Yol’la ilgiliymiş gibi açıklama yapması da kabul edilemez. Her oyun çok büyük bir öneme haiz olduğu bir seçime yaklaştığımızı, köyümüzün yaklaşık 800 yerleşik oy potansiyeli olduğunu, gurbettekileri de sayarsak bunun birkaç bini bulacağını hatırlatmak isteriz.
Rabbimiz, kanunsuz, haksız ve adaletsiz iş yapan kimseye fırsat vermesin…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.