Yaşamın Her Alanında Katliam Var! DEKAP Soma’da yaşanan olay sonrası katiama dikkat çekti.DEKAP yürütme kurulundan yapılan yazılı açıklamada şu görüşlere yer verildi. “Ülkemizde yıllardır süre gelen Doğal Yaşam Alanlarımıza ve..
Yaşamın Her Alanında Katliam Var!
DEKAP Soma’da yaşanan olay sonrası katiama dikkat çekti.DEKAP yürütme kurulundan yapılan yazılı açıklamada şu görüşlere yer verildi.
“Ülkemizde yıllardır süre gelen Doğal Yaşam Alanlarımıza ve insan yaşamına yönelik katliamlar durmadan devam ediyor!.. Bir an önce ve en çok karı elde etmek amacıyla başlatılan ve sürdürülen bu saldırılar son yıllarda artık pervasızca bir hal almaya başladı.
Aslında bizler bu cinayetleri daha önce de maden ve kömür ocaklarında, HES ve baraj inşaatlarında da gördük. Doğa’nın ve yaşam alanlarının yağmalanması ve gaspı olan HES projeleri aynı zamanda çalışan işçiler içinde mezara dönüşmüştür! Onlarca işçi, emekçi HES şantiyelerinde öldü… Ölmeye de devam ediyor…Ve en son Soma’da yaşanan kömür ocağı faciası, katliamı… Yüreklerimizi ve ciğerlerimizi daha da bir yaktı…Ne kadar ilginçtir ki, 2002’de bin 400 olan ‘maden şirketi’ sayısı, son 12 yılda 60 bine çıkmıştır. Bu nedenledir ki, Soma’daki katliamın nedeni özelleştirme ve taşeron sistemidir.Bu bir kader veya kaza değil, düpedüz katliamdır!.. Ders alınmadığı sürece ne ilk, ne de son olacaktır!
Bu tür kazaların özellikle de doğaya ve insan yaşamına değer vermeyen ülkelerde yaşanması oldukça düşündürücüdür.Enerji üretmek adına yıllarca toprak altında ve üstünde bedeller ödenmiş, canlar verilmiş, kanlar dökülmüştür.Bunun sorumlusu önce şirketler, onlara izin veren iktidarlar ve yöneticilerdir. Tehlikeli durumlar yaşanabilir diyen işçilere kulaklarını tıkayıp madene inmeden, araştırılmadan raporlar yazan yetkililerdir…O nedenle aklanmaları öyle kolay olmayacaktır!Neredeyse her yeri, özelleştirme adı altında yağmaya açan Hükümet, aynı zamanda taşeronlaşma ile işçi ücretlerinin düşürülmesine, sendikal mücadelenin önünün kesilmesine ve iş güvenliği uygulamalarının bir kenara bırakılmasına neden olmakta ve seyirci kalmaktadır.Yaptıkları yağmadan korkan ve bundan dolayı da en çok karı en çabuk zamanda sağlamak isteyenler pervasızca, doğanın yok olmasına ve çalışanlarının yaşamını hiç eden uygulamalara yönelmektedirler.Biz bunları, doğal yaşam alanlarımızı yağma etmeye çalışırken gördük. Yaptıkları uygulamaları biliyoruz…Onun için yaşamın her alanında, her derede, her vadide onlarla mücadele ediyoruz!..Karşılarına çıkıyoruz…
Bu mücadelede yenilmek diye bir kaygımız yok… Biliyoruz ki her zaman yaşamdan yana olanlar galip gelir…Ve bugün aynı zamanda Çiftçiler Günü!.. Bir zamanlar tarımsal alanda kendi kendine yeten ülkemiz artık bu özelliğini kaybederek sapa-samana muhtaç; verimli topraklarının ürünlerini artık yurtdışından ithal hale gelmiştir!“Çiftçiyi bitirdiler, tarımı bitirdiler ve bizi madende çalışmak zorunda bıraktılar!..”Ve işte bu söz, başta Karadeniz olmak üzere bütün bölgelerimizde yaşanan doğal yaşam alanları katliamlarının nedenini ortaya koymaktadır.
Doğamızı yok ediyorlar, derelerimizi gasp edip kurutuyorlar, türlü projeleri ve yüksek gerilim hatlarıyla her yeri kamulaştırıp, bizi topraklarımızdan uzaklaştırarak; kendilerine asgari ücretli köle yapmaya çalışıyorlar.Biz, yıllardır bunu söyledik, bu talanın amacı enerji üretmek değil! Soma’daki katliamdan kurtulan maden emekçisi işçinin söylediği bu söz, tüm bu süreci çok güzel özetlemektedir!
Unutulmasın ki, her acı bizim öfkemizi çoğaltır. Her katliam, hesap sorma azmimizi biletir…
Bu yaşanan katliamı ve doğal yaşam alanlarımıza karşı sürdürülen saldırı ve katliamları kimse geçiştiremeyecek! Kaybettiğimiz hiçbir şeyi unutmayacağız! Ne insanlarımızı, ne doğamızı, ne suyumuzu ve ne de tek bir canlımızı…Katliamda yaşamlarını kaybeden maden emekçisi dostlarımız, sizlere ant olsun…
Soma’daki katliamda yaşamını kaybeden emekçilere Allah’tan Rahmet, yakınlarına ve emeğin hakkını savunan bütün yurttaşlarımıza Başsağlığı diliyoruz…”
